You are here: Home » Chapter 8 » Verse 42 » Translation
Sura 8
Aya 42
42
إِذ أَنتُم بِالعُدوَةِ الدُّنيا وَهُم بِالعُدوَةِ القُصوىٰ وَالرَّكبُ أَسفَلَ مِنكُم ۚ وَلَو تَواعَدتُم لَاختَلَفتُم فِي الميعادِ ۙ وَلٰكِن لِيَقضِيَ اللَّهُ أَمرًا كانَ مَفعولًا لِيَهلِكَ مَن هَلَكَ عَن بَيِّنَةٍ وَيَحيىٰ مَن حَيَّ عَن بَيِّنَةٍ ۗ وَإِنَّ اللَّهَ لَسَميعٌ عَليمٌ

O vakit (Bedir günü ey müslümanlar), siz vâdinin beri tarafında (Medine yakınında) idiniz; onlar (Düşmanlar) ise, öte yanında (Medine'den uzakta) ve süvarileri de sizden aşağıda (sahil kenarında sağlam ve sulu bir yerde) idiler. Eğer siz savaş için düşmanla muayyen bir vakitte karşılaşmak üzre sözleşmiş olsaydınız, muhakkak ki (az oluşunuzdan ve düşmanların da Peygamberin heybetinden korkmasından dolayı) vâdinizde ihtilâfa düşerdiniz. Fakat mukadder olan müslümanların zafer işini yerine getirmek için, Allah böyle yaptı. Tâ ki helâk olan (küfre varan) açık bir delili (az bir İslâm topluluğunun kalabalık bir düşmanı mağlûp edişi vak'asını) gördükten sonra helâk olsun, diri kalan (mü'min olan) da açık delilden sonra yaşasın. Gerçekten Allah (söylenenleri) işitici, yapılanları bilicidir.